27 Eylül 2010
21 Eylül 2010
14 Eylül 2010
13 Eylül 2010
Amasra, veya...
www.amasra.biz sitesindeki güzel fotoğraf |
Buyrun iki restoran, bir otel... Daha ne olsun?
Tuana Balık Restoran |
10 Eylül 2010
Keşan, anyone? [Seral'in tavsiyesi ve haritamsı eklendi]
Motorlar soğumadan, yağmurlar başlamadan,
Keşan, anyone?
Örneğin, 1 Ekim öğleden sonra çıkış. Pazar akşam üzeri dönüş.
Hava izin verirse tabii. Ne de olsa Trakya.
|
Niyetimiz Gemlik'te yemek. Bu kez İnegöl'de köfte değil çay molası verdik...
Allahım ne sıcaktı yahu...
İnegöl'de, Bursa yönüne doğru sağda, bir benzincinin yanında ama sanki allahın bir süreliğine unuttuğu bir köfteci. Çay da iyi değildi. Ama dinlenmek iyi geldi. Müesseseye destek olsun diye bir porsiyon köfte yedim. O fena değildi. Zaten İnegöl'de kötü köfte bulmak herhalde çok zor.
Mithat harika çanta bağlar.
Nasıl yapar, bilmiyorum. Ama çantasını her zaman zıpkın gibi bağlar motora. Motorun genel görünümü hiç etkilenmez. Çanta oradan buradan sarkmaz, sağa sola yatmaz. Çanta her zaman küçücüktür. Buna ne sığar ki dedirtecek kadardır. Ama kaç günlük bir gezi olursa olsun, Mithat'ın üzerindeki tişörtler değişir durur. Ve ben hep aynı soruyu sorarım Mithat'a: "Ya Mito, kaç tişörtün var senin allah aşkına?"
Mito, bunun dijital bir kitabını yapalım mı? Yeni motorculara yol gösterir. |
Dönüş günü
Sabah simit ve haşhaşlı çörek almaya gittim. Yaya. Döndüğümdeki ışık bu. Birazdan, biz kahvaltıdayken, aşağıdan haber ulaştıracaklar: "Trafik polisi geldi, 30 Ağustos töreni yapılacak, motorları kaldırımdan kaldırın! dedi." Napalım, geçit töreni var herhalde. (Genelde burda olmaz ama, neyse...) İneceğiz ve motorları otelin arkasına çekeceğiz. Geçit töreni filan yok tabii. Ama akın akın gelen, tören üniformalı subaylar var. Otelin karşı kaldırımındaki Ordu Evi'ne gidiyorlar. Tören oradaki olsa gerek. Hmm.
Motorlar otelin arkasında. (Öndeki sarı bisiklet, elinde bazı kağıtlarla bir yerlere giden memurun. Sanki bir şey saatlerini okuyor veya bir takım faturalar filan bırakıyor. Bisiklet bir süre sonra kaldırıma devriliyor. Çünkü adam kötü ayarladı kaldırıma dayanan pedalı... Mithat yetişip kaldırıyor, sağlamlıyor duruşu.)
Mithat çantasını bağlamaya başlamış bile.
Motorlar otelin arkasında. (Öndeki sarı bisiklet, elinde bazı kağıtlarla bir yerlere giden memurun. Sanki bir şey saatlerini okuyor veya bir takım faturalar filan bırakıyor. Bisiklet bir süre sonra kaldırıma devriliyor. Çünkü adam kötü ayarladı kaldırıma dayanan pedalı... Mithat yetişip kaldırıyor, sağlamlıyor duruşu.)
Mithat çantasını bağlamaya başlamış bile.
Eskişehir Bilim Sanat ve Kültür Parkı
Sazova denen mahalde kurulu Eskişehir Bilim Sanat ve Kültür Parkı'na gittik. İlginç bir yer. Resmi sitelerden birinde şu bilgiler veriliyor:
Yaklaşık 400.000 m2lik alanı ile Eskişehir’in en büyük parkı. Çeşitli su sporları ve aktiviteleri için büyük bir gölet, restoranlar, 2000 kişilik anfi tiyatro, bire bir ölçülerde korsan gemisi (Santa Maria'nın replikası), masal kahramanlarından oluşan oyun grupları, çocuklar için su oyun alanı, engelli çocuklar için oyun alanı, ilköğretim ve lise çağındaki öğrenciler için büyük bir de planetaryumu olan bilim deney merkezi, masal şatosu barındırıyor. Park alanında küçük bir tren çalışıyor.
4 Eylül 2010
Yazılıkaya çevre...
Aletleri bunda mı denemişler? Yazılıkaya'nın arka cephesinden ileriye, yine kayalık yamaçta ilerliyoruz.
(Sit sorumlusunun tarifine göre, yamacın alt yanına doğru bir kaynak suyu varmış, onu bulacağız.)
Merdiven nereye gidiyor? Bir suyun buralarda aktığı, kayaya oyulmuş bazı havuzumsu veya yalağımsı yerlere dolduğuna dair ipuçları var...
Gerçekten de, yamacın alt yanında, hâlâ bir su çağlıyor. 1960 diye bir tarih var. O zaman bir çeşme yapılmış Suişleri mi Karayolları mı kimse yapan artık... Suyun datı ahım şahım değil ama soğukluğu fena değil. Ve tarihi olması yetiyor. Ben su şişesini doldururken, Tayfun durumdan yararlanmaya kalkıyor ama şişedeki sudan bir miktarı pantalonunun önüne doğru uçunca 'Aahhhh!' sesiyle vazgeçiyor.
(Sit sorumlusunun tarifine göre, yamacın alt yanına doğru bir kaynak suyu varmış, onu bulacağız.)
Merdiven nereye gidiyor? Bir suyun buralarda aktığı, kayaya oyulmuş bazı havuzumsu veya yalağımsı yerlere dolduğuna dair ipuçları var...
Gerçekten de, yamacın alt yanında, hâlâ bir su çağlıyor. 1960 diye bir tarih var. O zaman bir çeşme yapılmış Suişleri mi Karayolları mı kimse yapan artık... Suyun datı ahım şahım değil ama soğukluğu fena değil. Ve tarihi olması yetiyor. Ben su şişesini doldururken, Tayfun durumdan yararlanmaya kalkıyor ama şişedeki sudan bir miktarı pantalonunun önüne doğru uçunca 'Aahhhh!' sesiyle vazgeçiyor.